FERMUARIN İCADI
Fermuar'ın bulunuşu aslında bir zaruriyetten kaynaklandı. 1. Dünya Savaşından önce insanlar giysilerini iri ve kapanması zor olan düğme ile kapatmaya çalışırlardı.Bu sırada ortaya çıkan Whitcomb L.Judson , Chicago'lu bir makine mühendisiydi. Judson o yıllarda Tramvay ve otomobil gelişmelerini incelemekte ve başarılı buluşlara imza atmaktaydı. 1891 yılında Judson, "ayakkabılar için kilit açıcı " buluşuyla ortaya çıktı.
Ancak Judson'un buluşunda birçok tasarım hatası vardı. Yaratıcı zeka'nın bir ürünü olan buluş kaba ve kullanışsız olduğu için tutulmadı. Judson'un şirketinde çalışan Gideon Soundback isimli İsveçli bir genç mühendis "Kancasız20" isimli buluşuyla büyük ilerleme yaptı. Esnek ve güvenilir olması için bağlayıcıların küçük olması gerektiğini farketti. 1913'e kadar bu doğrultuda hareket ederek buluşunu geliştirdi.
1917 'de ABD'nin savaşa girmesiyle birlikte, donanma komutanı binlerce fermuar ısmarlayarak bir gecede Soundback'i zengin etmekle kalmayıp, hepimizin vazgeçemediği ve açık kaldığında rezil olabileceğimiz çok önemli bir buluşun bu günlere kadar taşınmasına yardımcı oldu.
Sonuç olarak, birçok tesadüfi icat gibi, fermuar da bir dizi maceradan sonra bugünkü
halini aldı.
EVCİL HAYVANLAR
Evimizin sevimli dostları olan kedi ve köpeklere yönelik üretilen ''köpek kurutma cihazı'' ve ''köpek taşıma çantası''nın yanı sıra köpeklerin çok sevdiği top getirme oyunu için de özel bir alet üretildi. Otomatik top fırlatma makinesi, köpeğe zevkli dakikalar yaşatırken, köpeğin sahibini de kolunu yorma zahmetinden kurtarıyor. ''Dijital köpek tasması'' ise kaybolan köpeğin yerinin GPRS ile belirlenmesini sağlıyor.
SPOR
Bilardo oynarken topun istendiği yere gitmesi amacıyla falso veya çektirme gibi vuruşlar için topa vurulacak noktanın önemli olduğunu dikkate alan tasarımcılar, özel ışıklı bilardo sopası geliştirmiş. Golf oynayanların kaybolan topları arama sıkıntısı da mikroçipli topların yerini bulan minik radarla ortadan kaldırılmış. Motosiklet tutkunlarını da unutmayan tasarımcılar, kaskın üzerine yerleştirdikleri kamera ile arka tarafı tam olarak görmeye imkan
sağlayan optik bir cihaz, dağcılar içinse pille ısıtılabilen elbise ve eldivenler geliştirmiş.
YIKANABİLEN KLAVYE
Bilgisayar kullanıcıların en büyük sıkıntılarından biri olan klavyelerin kirlenmesi de artık dert olmaktan çıktı. Bir firma tarafından geliştirilen klavye, yıkanabilir özelliğe sahip.
TOST YAPARKEN MÜZİK DİNLEYİN
Gökyüzünü seyretmekten zevk alanlar için geliştirilen özel koltuk,ayrıca tost yaparken müzik de dinlemeye olanak sağlayan radyolu tost makinesi yapılmış.
ÜŞÜMEDEN KARTOPU OYNAYIN
Mucitler, kartopu oynamayı seven ama ellerinin üşümesini istemeyenler için de düzgün kartopu yapan dondurma kaşığına benzer alet tasarlamış.
BANYO ALETLERİ
Banyo ya da duştan sonra kulak kanalını kurutmak için üretilen mikroçipli kulak kurutucusu, çipi sayesinde ıslak kulak bölümlere sıcak hava üfleyerek, ''insanları büyük bir dertten kurtarıyor.''
SİNEKSAVAR
Özellikle yaz aylarının istenmeyen konukları sinekleri itlaf etmek için kullanılan raketler, tasarımcıların elinde ''avlarken eğlen'' aletine dönüştürülmüş. Raket, sineğe vurulduğunda ''yakaladım seni'' gibi sözlerle avcıyı teşvik ediyor.
KENDİNİ TARTAN BAVUL
Yolculuğa çıkacakların bagajlarının ağırlığını ayarlayabilmeleri de 'kendini tartan bavul'', hizmete sunulmuş. İçine konulan eşyanın ağırlığını gösteren bavul, özellikle uçak yolculuğu yapacakların istiap haddini aşarak fazla ücret ödemelerinin de önüne geçmeye yarıyormuş.
Ruhun ağırlığı teorisi
Filozoflar uzun yıllarca eğer ruh varsa madde mi yoksa başka bir formda mı olacağını tartıştı. 1900'lerin başında Amerikalı bir doktor olan Duncan MacDougall tüberkülozlu hastalarını incelemeye alarak, onlar ölür ölmez ağırlıklarında bir değişme meydana gelip gelmediğini ölçtü. Sonuçta ölüm anında altı hastadan dördünün ağırlığının 21 gram azaldığı görüldü. Bu buluşun zekice mi yoksa sadece tuhaf mı olduğu netlik kazanmadı ancak olağandışı önermelerin olağandışı kanıtları olması gerektiği mantığıyla ortada kaldı. Henüz deneyi modern imkânlarla tekrarlayan çıkmadı.
Sudan bilgisayarlar
1960'larda suda çözülen moleküllerin zamanla suyun yapısını değiştireceği fikri ortaya atıldı. Tuhaf olmasına rağmen deneyler bu fikri kanıtlıyordu. 1988'de Fransız bilim adamı Jacques Benveniste, suyun bu değişen yapıyı, içindeki moleküller seyreltildikten sonra bile 'hatırladığını' iddia etti. Bu iddianın doğruluğu halinde sudan bilgisayar hafızası yapılabilecekti. Ancak bu buluş da tekrar denenmeden bilim dünyasının 'tuhaf' rafına kalktı.
İneklerin ısınmaya katkısı!
Einstein her sabah çorap giyip her akşam çıkarmanın kendisine bir yaşam boyu yüzlerce saat kaybettireceğini hesaplayıp çorap giymekten vazgeçmişti. Tıpkı bu saçma görünen hesap gibi son yıllarda bilim adamları ineklerin çıkardığı metan gazı miktarını hesaplayarak küresel ısınmaya olan katkısını ölçüyor. Ancak sorun öyle ciddi ki, Avustralyalı uzmanlar ineklerin gaz çıkarmasını engellemek için genetik değişiklikler üzerinde çalışıyor.
Yıldırımı yakalamak
1752 yılında Fransız Thomas Francois D'Alibard, yıldırımı yakalayıp bir şişeye koymak üzere bir deney yaptı. Yardımcısı Coiffier'i fırtınalı bir günde üç boş şarap şişesiyle desteklenmiş bir tahtadan oluşan bir sandalyenin üzerine oturttu. Coiffier elinde 15 metrelik bir demir çubuk tutuyordu ve çubuğun alt ucu, alüminyum folyoyla sarılmış bir şişeye bağlıydı. Bu çılgın fikir işe yaradı, Coiffier hayatta kaldı ve Benjamin Franklin'in yıldırımın elektriğin bir formu olduğuna dair görüşü ilk kez kanıtlandı.
Bilinç genişletmek için
Eski Mısırlılar, kafataslarındaki basıncı serbest bırakmak için kafataslarına delik açarlardı. 1960'larda Joey Mellen ve Amanda Feilding, 'bilinçlerini genişletmek' amacıyla bu operasyonu gerçekleştirmeye karar verdi. Ancak operasyonu uygulamayı kabul edecek doktor bulamayınca aynanın karşısına geçip, matkapla işlemi kendi kendilerine gerçekleştirdiler. Şaşırtıcı şekilde hayatta kaldılar, deneyimden sonra kendilerini daha iyi hissettiklerini açıkladılar. İkili daha sonra evlendi, normal bir aile hayatı sürdü. Amanda Feilding, yaşadığı deneyimle ilgili 'Heartbeat' isimli bir film çekti.
Ve bir de değeri anlaşılan
Britanya'daki Bristol Üniversitesi'nden Michael Berry, kurbağaların havada asılı kalmasını sağlayacak metot üzerindeki çalışmalarıyla Nobel ödülü almıştı. Fizikçiler bu çalışmayla asla dalga geçmedi, çünkü metodun amacı yerçekimsel ve manyetik güçleri dengeleyerek havada sabit durabilmeyi sağlamaktı. Daha sonra bu teoriyi kanıtlayan deneyler de yapıldı. Havada yavaşça dönerek aşağı inen kurbağaların fotoğrafları hâlâ bilim dünyasının en önemli ikonları arasında bulunuyor. |